Troia kenti, coğrafi açıdan çok elverişli konumuyla, M.Ö. 3000’den M.S. 500’lere kadar sürekli yerleşim görmüştür. Yerleşmelerdeki ev duvarlarının yapımı sırasında güneşte kurutulmuş kerpiç kullanılmıştır. Bu nedenle uzun yerleşim silsilesi sonrasında farklı kent katmanlarının olduğu yapay bir tepe oluşmuştur. Gerçekleştirilen kazılar sonrasında burada 10 farklı kent katmanı ve 50’den fazla yapı evresi tespit edilmiştir. Bu kentler özetle: Troia I-III (Kıyısal Troia Kültürü): Özellikle Akdeniz bölgesindeki bu dönem yerleşmelerinin dağılımı nedeniyle bu isim verilmiştir. Bu dönem M.Ö. yaklaşık 3000’de başlayıp 2100’e kadar devam eder. Troia IV-V: Anadolu Karekterli Troia Kültürü: M.Ö. 2100’lerde başlayıp 1700’lere kadar devam eder.
Troia VI-VII ise (M.Ö. 1700’den 1100’lere kadar ) arekologlar tarafından Yüksek Troia Kültürü olarak tanımlanmıştır. Troia VIII’de ise birkaç yüzyıllık bir yerleşme boşluğundan sonra M.Ö. 700’lerde başlayan Grek yerleşmesi M.Ö. 85’lere kadar devam eder. Troia IX’da M.Ö. 85’lerden M.S. 500’lere kadar bir Roma yerleşmesi bulunmaktadır. Troia X’da ise 13. yüzyılda başlayan Bizans yerleşmesi 12. yüzyıla kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra da o dönemdeki büyük politik değişiklikler nedeniyle Troia, kültür hayatındaki eski önemini kaybetmiştir. 17. yüzyıldan itibaren ise özellikle Avrupalı aydınların artan Troia ilgisi, Heinrich Schliemann’la doruk noktasına ulaşmış ve bu önem günümüze kadar devam etmiştir.